Psycholria Viridis içeriğinde DMT molekülü vardır, Banisteriopsis Caapi ise midede ve bağırsakta salgılanan MAO enziminin aktive olmasını engelleyerek DMT molekülünün parçalanmasını ve sindirilip dışkı ile bedenden atılması önler. Normal şartlarda bedene DMT molekülü girerse; midede MAO enzimi salgılanır, DMT molekülü parçalanır ve herhangi bir etkisi olmaz. Yani yalnızca Psycholria Viridis kaynatıp tüketmeniz yeterli değildir zira Banisteriopsis Caapi ile karıştırdığınızda DMT molekülünün bedende tutulması sağlanabilmektedir. Baştan almak gerekirse; Psycholria Viridis ile Banisteriopsis Caapi birlikte kaynatılmalılar çünkü DMT molekülü mideye ulaştığında MAO enziminin devre dışı bırakılması ile mide ve bağırsakta DMT molekülünün parçalanması önlenir, karaciğere süzülür ve en sonunda epifiz bezine ulaşır.
Amazon ormanlarında on binlerce bitki çeşidi arasından beş duyu organının ötesindeki enerji boyutlarına kapı aralayan bu esrarengiz karışımın nasıl keşfedildiğini merak etmemek elde değil. Ayahuasca çayının, Peru devleti tarafından ulusal hazine ve olağanüstü terapötik değer olarak kabul ederek koruma altına alınmış olması önemini açıkça göstermektedir.
Toplam Ziyaretçi Sayısı: 1155Yazar: KRISNA'nın adananıEditör: Özgür GörekçiResimler: Ezgi SezerWeb Tasarım: Duygu Karakaşİletişim: info@ayahuasca.ist
Epifiz bezi, beyinde sağ lob ile sol lobun tam ortasında bulunan, fasulye şeklinde bir organdır. Psişik algı merkezi olarak kabul edilen bu küçük organ halk dilinde ”Üçüncü Göz" ve ”Kalp Gözü" olarak da geçmektedir.
Epifiz bezi; uyku ve uyanıklık döngülerini sağlayan melatonin hormonunun yanı sıra DMT molekülünü de salgılar. DMT molekülü en fazla doğum, ölüm ve sınırlı düzeyde rüya esnasında salgılanmaktadır. Ruh bilimciler, ruhun bedene DMT molekülüyle birlikle girdiğini (doğum) ve çıktığını (ölüm) tahmin ediyor. Epifiz bezinin bir diğer özelliği de gözün yanı sıra retinaya sahip tek organ olmasıdır. Deneyler epifiz bezinin, gözlerin aksine aydınlık ortamda yetisini yitirdiğini ve karanlık ortamda işlev kazandığını gösteriyor.
Toplam Ziyaretçi Sayısı: 560Yazar: KRISNA'nın adananıEditör: Özgür GörekçiResimler: Ezgi SezerWeb Tasarım: Duygu Karakaşİletişim: info@ayahuasca.ist
Toplam Ziyaretçi Sayısı: 498Yazar: KRISNA'nın adananıEditör: Özgür GörekçiResimler: Ezgi SezerWeb Tasarım: Duygu Karakaşİletişim: info@ayahuasca.ist
Toplam Ziyaretçi Sayısı: 439Yazar: KRISNA'nın adananıEditör: Özgür GörekçiResimler: Ezgi SezerWeb Tasarım: Duygu Karakaşİletişim: info@ayahuasca.ist
Ayahuasca ilacını keyif verici maddelerle aynı çatı altında değerlendirmek doğru değildir. Şamanların önderliğindeki Ayahuasca seremonilerinde kişinin ruhu ve bedeni üzerinde şifalanmasına yardımcı olunur. Niyet zevk almak değil; aksine birtakım acılara maruz kalarak (ruhsal gelişim için feragat ederek) tekâmülünüzü geliştirmektir. Eğer ”keyifli“ bir tecrübe beklentisi içerisindeyseniz karşılığını alamayabilirsiniz çünkü “ilaç seni ele geçirdi” diye tabir ettikleri durumlarda yaşanan ruhsal sıkıntıları bedensel zorluklar ile mukayese ettiğimizde sahil ile kum tanesini kıyaslamak gibi olur. UYARI! diyorum çünkü Ayahuasca ilacı kesinlikle ”eğlence“ için yapılmamalıdır. Deneyimli bir şaman eşliğinde tüketseniz bile olumsuz psikolojik neticeler doğurabilmektedir. Eğer kişi zihin kontrolü üzerine pratik etmediyse Ayahuasca çayını tecrübelemesini önermek kötülük olur. Eğer benim gibi düşmüş (herhangi bir kutsal metni takip edecek kadar talihli olmayan) bir kişiyseniz, karşılaştığınız cevaplar sizi tatmin etmiyorsa, gözünüzün gördüğüyle yetinemiyor, kalbinize kulak verememişseniz ve enerjinin varlığı üzerine bir kanıt arıyorsanız; deneyimli bir Şaman eşliğinde Ayahuasca seremonisine katılmak inancınızı geliştirebilir
Öyle ya da böyle, en nihayetinde varacağınız yer BİR olacaktır.
Toplam Ziyaretçi Sayısı: 421Yazar: KRISNA'nın adananıEditör: Özgür GörekçiResimler: Ezgi SezerWeb Tasarım: Duygu Karakaşİletişim: info@ayahuasca.ist
Hayat Veren İyi Enerji ve Yok Eden Enerji olmak üzere iki çeşit enerjinin etkisinde olduğumuzdan bahsediyorlar. Odağımıza Sevgi’yi katabildiğimizde Hayat Veren İyi Enerji etkisinde deneyimlere kapılar açılıyor. Zihin kontrolü egzersizlerinin ve odaklanma kabiliyetinin hükmü burada ortaya çıkıyor. Kontrol sahibi olduğumuzu sandığımız maddi gerçeklikte, arka plandaki kontrolörler Hayat Veren İyi Enerji ve Yok Eden Enerji. Esasen seçme hakkına sahibiz ancak kontrolör değiliz. Yapılması gerekense; nefesinize Sevgi’yi katarak Hayat Veren İyi Enerji etkisi altına girebilmek. Şamanlar şifanın yalnızca Sevgi’yle gerçekleşebileceğini ve bunun Hayat Veren İyi Enerji vasıtasıyla mümkün olabileceğini söylüyorlar.
Toplam Ziyaretçi Sayısı: 379Yazar: KRISNA'nın adananıEditör: Özgür GörekçiResimler: Ezgi SezerWeb Tasarım: Duygu Karakaşİletişim: info@ayahuasca.ist
Yalnızca beş duyu organımızla maddi var oluşu çok kısıtlı seviyede algılama yetisine sahibiz. İnsan bedenine transfer edilmeden önce kuvvetle muhtemel deneyimlediğimiz ancak doğumla birlikte unuttuğumuz çeşitli enerji düzlemlerine Ayahuasca çayı ile erişilebiliyor. Burada ruhsal yönden ne kadar gelişmiş olduğunuz belirleyici etmen oluyor. Ayahuasca, şifalanmanıza yardımcı olabilecekken yıkımla da sonuçlanan örnekleri mevcuttur. İlginç bir detay; Ayahuasca seremonilerinde ilacın etkisinin başlamasıyla birlikte Shipibo dilindeki türkülerde saklı olan hisleri okuyabiliyorsunuz. Kelimelerin gerekliliği kalmıyor ve enerji akımları vesilesiyle öğretiler zihninizde canlanıyorlar. Şaman, kozmik enerji ile katılımcı arasında kanal görevi görerek ihtiyacı olan bilgi akışını sağlıyor. Süreç boyunca, Hayat Veren İyi Enerji üzerine sabitlenmek çok kolay olmuyor ve bu durumlarda Şaman türküleriyle katılımcıyı bir nevi koruma kalkanına alıyor. Ruhsal yönden arınmış ve Yaratıcı ile ebedi birlikteliğinin farkındalığını nefesine katmış olmalısınız ki deneyiminizi O’nun kontrolüne bırakabilecek teslimiyete erişebilesiniz. Kontrolör konumundakinin siz olmadığını anladığınızda, zihninizle ayrışabildiğinizde ve O’na karşı sonsuz güveni O’na duyduğunuz sevgiyle harmanladığınızda aydınlık öğretilere şahitlik edebileceksiniz.
Ayahuasca çayının etkisindeyken düşünce kontrolünün geliştirmemiz gereken en önemli meleke olduğunu rahatlıkla anlayabiliyorsunuz. En nihayetinde, düşünce kontrolü ile konsantre olmak becerileri O’nunla bağlantıya geçebilmek için hediye edilmiştir. Ayahuasca seremonilerinde, merkezimde O’nun olmadığı her anda, her ne olursa olsun güvende olduğumu unutmam çok kolay oluyordu ve beraberinde korku enerjisi ile ıstıraplar havuzuna düşüyordum. Aynı şekilde, düşüncenin kökü Sevgi’den gelmiyorsa Yok Eden Enerji etkisine giriyordum. Düzenli olarak Ayahuasca seremonilerine katılarak ruhsal temizlenmeye adanmış kişiler; Yok Eden Enerji etkisine defalarca kapılarak yaşadıkları acılarla yoğruluyorlar ve bilinçlerini Sevgi’ye sabitlemenin mecburiyetini öğreniyorlardı. Bu kişiler, kendilerini sevgi uygulayıcısı olarak tanımlıyorlar.
Toplam Ziyaretçi Sayısı: 352Yazar: KRISNA'nın adananıEditör: Özgür GörekçiResimler: Ezgi SezerWeb Tasarım: Duygu Karakaşİletişim: info@ayahuasca.ist
Negatif enerjiyle karşılaştığınızda, pozitif enerjiye kolayca çevirebilme kabiliyetine erişebilmeniz için zihin kontrolüne sahip olmanız çok mühim. Daha da önemlisi; kutsal metinler vesilesiyle Yaratıcı’nın varlığını ve ebedi birlikteliğinizi nefesinize katmanız yararınıza olacaktır. Nitekim, kontrolör olduğumuzun yanılgısıyla eğer direksiyonu zihninize bırakırsanız; deneyiminizin her bir saniyesi sözüm yerindeyse burnunuzdan gelebilir. Ayahuasca ile zihin ötesi enerji boyutlarına geçişlerde bedeninizi hazırlamalısınız. Herhangi bir sağlık sorunuyla karşılaşmamak için asgari dört hafta aşağıdaki tabloda bahsi geçen perhiz listesini uygulamanız gerekmektedir.
Yasaklar Listesi | Seremoni için gerekli malzemeler: | Peru Aşı Listesi |
·Uyarıcı maddeler (Alkol. sigara vb.) ·Cinsel ilişki ·Hayvan eti yemek ·Tuzlu, şekerli ve yağlı gıdalar ·Televizyon, bilgisayar, telefon vb. ekranları izlemek | ·Uzanma Minderi ·Leğen (Kusmak için) ·Kırmızı ışıklı el feneri ·Tuvalet Kağıdı ·Tütsü ·Örtü | ·Sarı Humma ·Tifo ·Difteri ·Hepatit A |
*Psikolojik sorunlar yaşayanlar, kalp rahatsızlığı olanlar, hamileler, kanser vb. ağır bir hastalık sebebiyle tedavi sürecinde olanlara kesinlikle önerilmemektedir.
Toplam Ziyaretçi Sayısı: 331Yazar: KRISNA'nın adananıEditör: Özgür GörekçiResimler: Ezgi SezerWeb Tasarım: Duygu Karakaşİletişim: info@ayahuasca.ist
Ayahuasca vesilesiyle zihnin sınırlı algı potansiyelinin ötesine geçerek enerji boyutlarıyla tanışma∕hatırlama imkânı edinilebildiğinden bahsetmiştim. İnsan bedeninden yola çıkalım: Milyonlarca canlı hücreden oluşuyor ve içimizde ne olup bittiğinden bihaberiz. Ne damarlarımızda akan kanın farkındayız ne de organlarımızın işleyişinde karar sahibiyiz. Ayahuasca tecrübesiyle bedenin hiç durmadan çalışan makinemsi bir yapı ve benliğin ise bu kocaman bedenin içinde yer alan ufacık bir şey olduğunu görebilmek ve bu düzlemde olmak çok güç bir deneyim.
Toplam Ziyaretçi Sayısı: 282Yazar: KRISNA'nın adananıEditör: Özgür GörekçiResimler: Ezgi SezerWeb Tasarım: Duygu Karakaşİletişim: info@ayahuasca.ist
*Nayorao: Yüzyıllar boyunca medeniyetle hiçbir bağlantısı olmayan Shipibo kabilesinin anlattıklarına göre insanların dünyaya ilk yerleştirildiği zamanlarda Güneş, Ay ve diğer yıldızlarda yaşayan gelişmiş varlıklar, bizim Sevgi enerjisiyle bağlantı kurabilmemiz için Nayorao tohumu hediye etmiş. Nayorao için ışık ağacı diyorlar çünkü onun etkisindeyken, Sevgi’yle bağlantınızı kopardığınız her anda beş duyunun ötesinde karmaşayla karşılaşıyorsunuz ve Sevgi’nin yoksunluğunda arka plandaki karanlığa şahit olmanın ardından her daim Sevgi’de olmanın en kıymetli armağan olduğunu hatırlayarak yeniden Sevgi’ye dönüşebiliyorsunuz.
*Tepe Çakra: Bedende toplam 7 ana çakra, yani enerji kanalları vardır. Tepe Çakra başın üstündedir ve Yaratıcı ile ruhun bağ kurmasını sağlar. Eğer tepe çakrası dengedeyse, birlik bilgisi idrakiyle Yaratıcı’ya olan inancınız güçlenecektir.
Toplam Ziyaretçi Sayısı: 248Yazar: KRISNA'nın adananıEditör: Özgür GörekçiResimler: Ezgi SezerWeb Tasarım: Duygu Karakaşİletişim: info@ayahuasca.ist
Varoluşumu sorgulayan araştırmacı kimliğimden, Krişna’nın adananı olmaya giden çok talihli bir serüven...
Yirmi dört saati aşan uçak ve kara yolculuğunun ardından Pucallpa’ya varmıştım. Şehirde ulaşım üç tekerlekli motocarromotosiklet-taksilerle sağlanıyordu ve sokaklar yüzlercesiyle doluydu. Otele yerleştikten hemen sonra diğer katılımcılarla tanışmak üzere toplandık. Herkes önce kendisinden bahsedip daha sonra Ayahuasca seremonisine katılmasındaki sebebi paylaştığında hepimizin ortak niyetini görmek çok da güç olmamıştı: Travmalardan arınıp daha mutlu, iyi ve sevecen insanlar olmayı arzuluyor ve var oluş hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak istiyorduk. Ne kadar muhteşem bir ekibin parçası olduğumu kısa sürede anlamıştım ve yalnız başıma gittiğim için ortama uyum sağlayamama ihtimaline karşı hissettiğim tedirginlikten dolayı kendimden utanmıştım. Tekrar dönüp baktığımda bu olumsuz hislerin ortaya çıkmasının yolculuğuma karşı duyduğum güvensizliğin belirtileri olduğunu anlıyordum. İlerleyen zamanlarda O’nunla tekrar bağlantıya geçerek güvende olma hâlini benimseyecek ve daha fazla akışta kalmayı öğrenecektim. Pucallpa’nın tropikal hava şartlarına alışmak ve yol yorgunluğunu üstümüzden atarak Ayahuasca seremonilerine gerekli enerjiyi toplamak adına birkaç gün, dinlenmekle geçmişti. Bir iki gün sonra öğlen vaktinde, Ayahuasca ve var oluş hakkında şamanlardan edinilen bilgiler temalı söyleşiye katıldık.
Toplam Ziyaretçi Sayısı: 223Yazar: KRISNA'nın adananıEditör: Özgür GörekçiResimler: Ezgi SezerWeb Tasarım: Duygu Karakaşİletişim: info@ayahuasca.ist
1. Jene Nete: Su Dünyası 2. Nun Nete: Fiziksel Dünya 3. Panshun Nete: Sarı Dünya (Günahlar) 4. Jakon Nete: Sonsuz Varoluş |
Toplam Ziyaretçi Sayısı: 212Yazar: KRISNA'nın adananıEditör: Özgür GörekçiResimler: Ezgi SezerWeb Tasarım: Duygu Karakaşİletişim: info@ayahuasca.ist
Toplam Ziyaretçi Sayısı: 201Yazar: KRISNA'nın adananıEditör: Özgür GörekçiResimler: Ezgi SezerWeb Tasarım: Duygu Karakaşİletişim: info@ayahuasca.ist
İlk Ayahuasca seremonisi günü gelmişti ve öğle yemeğinden sonra yalnızca su içilmesi önerildiği için oruç tutmaya başlamıştık. Bu orucun ertesi gün öğle yemeğine kadar devam etmesi gerekiyordu ve toplamda 24 saatlik süreler zarfında gün aşırı oruç tutacaktık. Midenin boş olması hem rahatsızlanmaları önleyecek hem de sindirim sisteminin yalnızca Ayahuasca ile meşgul olmasını sağlayacaktı. Bununla birlikte, katılımcılar arasındaki etkileşimden kaçınılmasını öneriyorlardı çünkü içe dönüş yolculuğumuzda her muhabbet, sürecinizi manipüle edebilir veya şifalanmamızı aksatabilirdi. Güneşin gökyüzünde yerini yıldızlara bırakmasıyla birlikte yuvarlak, etrafı sineklikle çevrilmiş ve Amazon nehrindeki gelgitler sebebiyle iki metreyi aşan tahta ayakların üzerindeki evlerin birinde toplandık. İlk Ayahuasca içtiğim akşam, mide krampları ve sabırsız bir ruh hâli içinde gecenin tamamlanmasını beklemekle geçmişti. Ertesi gün ilacın etki etmediğini düşünsem de ilerleyen günlerde aslında bedenimi, zihnimi ve ruhumu daha ileri seviyelere hazırladığını fark edecektim…
Toplam Ziyaretçi Sayısı: 197Yazar: KRISNA'nın adananıEditör: Özgür GörekçiResimler: Ezgi SezerWeb Tasarım: Duygu Karakaşİletişim: info@ayahuasca.ist
İkinci akşam, ilacın etkisini sağlayabilmek için dozunu biraz daha arttırdım ve hemen akabinde meditasyona oturarak Ayahuasca enerjisine bilgeliğini benimle paylaşması için dua ettim. Geçen iki sene boyunca İstanbul Rotaract* ile ihtiyaç sahiplerine yardım etmeye yönelik birçok sosyal yardım etkinliğinde bulunmuştum. Hayatın anlamını bir kişinin sevinmesine vesile olurken hiçbir beklenti gütmemekte bulmuştum. Aklımdaki düşünce ise; eğer daha bilge olabilseydim çevremdeki insanlara daha çok yardımım dokunabileceğiydi. Hemen sonra, gelecek öğretilere layık olabilmek için elimden geleni yapacağıma dair tüm içtenliğimle söz vermiştim. Ayahuasca niyetimi geri çevirmemişti ve zihnimin spotlarını bir öğreti üzerine yöneltmişti: ”Olumsuz hadiseler kapını çalsalar bile, eğer bakış açısını ve birlikteliğinde odağı negatife takılmadan değiştirebilecek kabiliyeti edinebilirsen, anda her zaman yüzünde gülümsemeye sebep olacak bir alan bulabileceksin.“ Gecenin geri kalanında sanki ellerimde marakaslar vardı ve bu değerli farkındalığı tüm hücrelerimle idrak ederken kendimi dans etmekten alamıyordum. Sabaha karşı seremoni tamamlandığında kendi kendime “Bu öğretiyle birlikte tamamlandım ve başka hiçbir bilgiye ihtiyacım yok. Yapmam gereken şey; odağımı ustalıkla yönetebilecek seviyeye erişmek.” dediğimi hatırlıyorum.
*Rotaract: Rotary Vakfı, dünya barışı ve uluslararası anlayış getirmeyi hedefleyen global bir topluluktur. 20−30 yaş aralığındaki gençlerin oluşturduğu Rotary kulüplerine Rotaract denir.
Toplam Ziyaretçi Sayısı: 188Yazar: KRISNA'nın adananıEditör: Özgür GörekçiResimler: Ezgi SezerWeb Tasarım: Duygu Karakaşİletişim: info@ayahuasca.ist
Sıradaki Ayahuasca seremonisi için otelden ayrılmıştık ve külüstür denilebilecek küçükçe bir minibüsle alana doğru yola koyulmuştuk. Ülkenin düşük refah seviyesiyle doğru orantılı, ana yollar dışında asfalt yola rastlanmıyordu. Şehrin aksi istikametine, ormana giden engebeli ve toprak yolların her bir çukurunda gürültülü gıcırdamaları ile emektar minibüs yapacağını yapmıştı ve stop etmişti! Bir anda karanlığın ortasında kaldığımızdan endişelenmemek elimde değildi. Tam anlamıyla I. Dünya Savaşı’ndan kalma görüntülü minibüsün güven vermediğine dair tedirginliğimizi daha önce söylemiş olmamıza rağmen yerine başka bir aracın sağlanmaması hâliyle hoşnutsuzluk yaratmıştı. Şoför minibüsü çalıştırmak için birçok defa marşa bassa da başarılı olamıyordu! Her başarısızlıkla sonuçlanan denemede kaygı seviyemiz artıyor ve motorun yeniden çalışacağına dair inancımız azalıyordu. Etrafta bizden başka araba yoktu ve zifiri karanlıktı. En sonunda istemeyerek de olsa minibüsten dışarı çıkıp yürümeye başladık. Kısa süre içerisinde gözlerimiz karanlığa alıştığında, kafamızın üstünde uzanan galakside parıldayan binlerce yıldız eşliğinde yaratılış şölenine davet edildiğimizi fark ettik. Klostrofobi dürtülerimizi test eden minibüs, meğerse bizi azat etmişti. Başlangıçta olumsuz olarak gözüken hadise, unutulmayacak bir hediyeyle karşımıza çıkıvermişti. İhtiyar minibüs, karşılaşabileceğimiz sıkıntıları sabırla kabul edebilmek ile günün sonunda yararımıza olacağını göstermek istiyor gibiydi. Hayat kimi zaman istemediğimiz doğrultuda seyredebiliyor, bazen fazlasıyla üzücü de olabiliyor ancak dünden bugüne var oluşunuzdaki gelişime odaklanabilirseniz; ruhsal ilerleyişiniz için acı veren deneyimlerin de gerekliliğini görebilirsiniz.
Toplam Ziyaretçi Sayısı: 172Yazar: KRISNA'nın adananıEditör: Özgür GörekçiResimler: Ezgi SezerWeb Tasarım: Duygu Karakaşİletişim: info@ayahuasca.ist
Ayahuasca seremonisi için alana ulaştıktan sonra herkes usulca minderlerine yerleşti, ritüeller sırasıyla uygulandı. Bu sefer çayın etkisi, önceki iki akşama göre kesinlikle daha kuvvetliydi. İlacın tesir etmesiyle birlikte, anılarım iki kaşımın ortasından kırk beş derecelik bir açıyla yukarı doğru, bir projeksiyon misali yansıyordu ve kontrolüm dışında bir anıdan diğer anıya geçiyordu. Zihnime düşen anıları hızlandırılmış şekilde bir televizyonda izlermişçesine takip etmekte çok güçlük çekiyordum. İşin enteresan kısmı, bana ait olan anıları üçüncü gözden seyrettiğimde benle bağdaştırmakta fazlasıyla güçlük çekiyordum ve bilincim ile geçmişim birbirlerinden bağımsız gibilerdi. Burada çözümlenmesi gereken ve şifalanmamı sağlayacak anılara odaklanmaya çabalıyordum. Zihinsel mücadele sebebiyle ciddi derecede efor sarf ediyordum ve bilincim gidip geliyordu. Bir süre sonra; babamın işten eve geldiği ve benim onu beklediği şekilde karşılamadığım anılar sıralanmaya başladı. Çocukluğumdan yetişkinliğime olan süre boyunca ev ortamındaki baba ile oğul ilişkisinden sonra patron ile çalışan ilişkisine yatay geçiş yapmıştık ve üstüne üstlük babam iş yerinde diktatör bir lider yapısında olduğundan sağlıklı iletişim kurmak olasılık dışıydı. İşte babamla tartıştığım ve bu sebeple ofisten erken çıktığım anılarda, ilerleyen saatlerde babam eve döndüğünde söylediğim zoraki merhabalarım karşımda ”H A T A L I S I N!“ diye haykırıyorlardı. Her ne olursa olsun babamın istediği tek şey; oğlunun kendisini sevgiyle karşılamasıyken, ben ise iş yerindeki atışmalarımızı geçmişte bırakamamamdan babama sevgiyle hoş geldin diyemiyordum. Bu vesileyle, süreli dünyada özellikle ailemin hatalarını uzun süre taşımamın hiçbir faydası olmadığını ve olumsuzu geçmişte bırakarak sevgiyle selamlamayı hiç kimseden esirgememem gerektiğini hatırlamıştım.
Toplam Ziyaretçi Sayısı: 164Yazar: KRISNA'nın adananıEditör: Özgür GörekçiResimler: Ezgi SezerWeb Tasarım: Duygu Karakaşİletişim: info@ayahuasca.ist
Şimdiye kadarki deneyimlediklerimin filmin fragmanı olduğunu tahmin edemezdim… Normalde Ayahuasca çayı, içildikten yaklaşık kırk beş dakika ile bir saat sonra etki ediyorken, beş dakika içinde hem bedenimde hem de zihnimde reaksiyonlar başlamıştı bile! İlacın tesiri yükselen bir ivmeyle güçleniyorken kendimi ortak tuvalette bulmuştum. İnsan bedeninin maddi âlemi yalnızca beş duyu organı ile sınırlı düzeyde algılaması mümkünken iki adımlık tuvalette beş duyu organımın kaldıramayacağı seviyede, rahatsız edici ve eş zamanlı uyarılar yükselerek artıyorken ben de duyularımı kontrol etmekle boğuşuyordum. Enerji boyutunun algı kapıları açılmıştı ve etkisi her saniye daha da katlanılmaz bir hâl almaya başlıyordu. İşte o zaman Mama Manuela’nın türkü söylemesinin ne kadar hayati önemi olduğunu anlamıştım. Çünkü Mama Manuela ses frekansı ile katılımcılara bir nevi koruma kalkanı oluşturuyordu ve katılımcılara yolculuğunda rehberlik ediyordu. Her bir saniye ömrümden ömür gidiyor ve ruhum Mama Manuela’nın enerjisinin kanatları altına girmek için yardım dileniyordu. Ruhu sıkıştıran bu cehennemsi enerji boyutunun içinde hapsolmuştum ve dehşete kapılmış durumdaydım. Git gide hayat nefesim tükeniyordu. Korku ve endişenin perde arkasındaki tezahürü, cehennemin katmanlarından biri olsa gerekti. Enerji boyutlarındayken içinde bulunduğun ruh hâlini bir ayna misali yansıtacağını daha sonra fark edecektim. Artık daha fazla dayanacak gücüm kalmamıştı… Ve bu düzlemde daha fazla var olamayacağımı biliyor ve mağlubiyeti kabul etmeye hazır olmuşken seyahatte yanımda getirdiğim Bhagavat−Gita’dan bir kıta aklımda canlanıverdi.
Toplam Ziyaretçi Sayısı: 160Yazar: KRISNA'nın adananıEditör: Özgür GörekçiResimler: Ezgi SezerWeb Tasarım: Duygu Karakaşİletişim: info@ayahuasca.ist
Toplam Ziyaretçi Sayısı: 150Yazar: KRISNA'nın adananıEditör: Özgür GörekçiResimler: Ezgi SezerWeb Tasarım: Duygu Karakaşİletişim: info@ayahuasca.ist
Uyum içinde olan, şeylerin özünü bilen kimse ”ben bir şey yapmıyorum“ der; görürken, duyarken, dokunurken, koklarken, yerken, hareket ederken, uyurken, nefes alırken, konuşurken, verirken, alırken, gözlerini açıp kapatırken “Duyular, duyuların nesneleri arasında geziniyor” der. (Bhagavat−Gita 5. Bölüm 8. ve 9. Kıtalar)
Bu kıta dünden bugüne unuttuğum gerçeği tokat gibi suratıma vurmuştu. Bulunduğum bedende yüz sene önce yoktum ve yüz sene sonra var olmayacaktım. Gerçekte “ben” bu beden değildim! Hakikati tüm hücrelerimde benimser benimsemez; ruhum bedenimden ayrılarak enerji bulutuna karıştı ve evrende oradan oraya akmaya başladım. Bir ara bedenimin içine tekrar girdiğimde, insan olmanın ne kadar muhteşem bir tecrübe olduğunu hatırlayıp bedenime teşekkür ederek ona ruhumla, tüm içtenliğimle sarıldım. Bedenimi terk ettikten sonra nefes alıp vermeye nasıl devam ettiğimi kesinlikle bilmiyordum çünkü bu süre zarfında vücudumda değildim.
Ve nihayet, Mama Manuela’nın minderinden türkülerin yükselmesiyle birlikte ortaya çıkan enerji yardımıyla artık yanaşabileceğim bir liman vardı. Diğer seremonilerde olduğu gibi Mama Manuela tek tek katılımcıların karşına geçip bireysel yolculuklarında onlara kozmik enerji ile kanallık* ediyordu. Şimdi sıra bana gelmişti ve yatar pozisyondan doğrularak ona karşı duyduğum saygıyı göstermek üzere son bir çabayla doğruldum. Türkülerine başladığı gibi “Oğlum sen bu enerji düzlemlerinden geldin ve beden buldun. Bir zamanlar var olduğun yeri hatırlamalı ve kendini akışa bırakmalısın.” nasihatini duyar gibiydim. Mama Manuela’nın önderliğinde durumu kabullenmenin ardından enerji akımlarındaki saklı öğretileri de algılamaya başlayacaktım.
*Şamanlar kozmik enerji ile kişi arasında kanal görevi görerek gerekli öğretileri edinmeleri için bir nevi rehberlik ederler.
Toplam Ziyaretçi Sayısı: 154Yazar: KRISNA'nın adananıEditör: Özgür GörekçiResimler: Ezgi SezerWeb Tasarım: Duygu Karakaşİletişim: info@ayahuasca.ist
Yüzlerce, belki de binlerce yıl önceydi ve dünyadaki nüfusun on binleri bulmadığı zamanlardı. Mama Manuela ile gökyüzünden süzülüp bir Kızılderili kabilesine vardığımızda yalnızca bilinçten ibarettik...
Her şey olması gerektiği gibi devam ediyorken, kabilenin lideri vefat ediyor ve iki oğul liderliği diğerine bırakmak istemeyince kabile ikiye bölünüyor. Taraflardan biri hayvanları alıyor ve diğerleri ise ırmağın yanında kalıyor. Günler birbirini takip ederken grupların ikisinde de kıtlık baş gösteriyor. Bir taraf hayvanlardan elde edilen gıdalardan ve hayvanların gücünden faydalanamazken, diğer taraf ise susuzluk çekiyor ve tarım yapamıyor. Her iki halkta insanlar güçsüz düşüyor, hastalıklar, ölümler ve en sonunda aralarında savaş çıkıyor.
Mama Manuela, daha önce işitme ihtimalimin olmadığı ve Amazon ormanlarında yaşayan Shipibo halkının dilinden türkülerine devam ediyordu. Kabileler arasında savaş çıkmasıyla aynı cümleyi defalarca art arda tekrar ettiğinde anladığım ”Her ne olsun, bir kardeş diğerine nasıl kıyabilir?" olmuştu! Benliğim, insanın bu kadar bencil ve kayıtsız olabilme ihtimaline isyan ediyordu.
Bir türkü diğerini takip ediyor, öğretiler sanki zihnime Matrix filmindeki gibi kodlanıyordu ve beklenmedik bir anda olumsuz bir özelliğim, tarifi imkânsız pis kokularla birlikte geldiğinde kusmam kaçınılmazdı. Mama Manuela hemen önümde oturuyordu ve üzerine kusmamak için refleksle ağzımı kapamış olsam da midem pisliğin burnumdan fışkırmasına sebep olmuştu. Aslında kusarak karşılaştığım bu kötü özelliğimi maddi olarak dışarıya atmıştım ve bir çeşit arınma yaşamıştım. Kökü sevgiye dayanmayan özelliklerimizin, algımızın ötesinde ne kadar çirkin olduğunu gördüğümde hayrete kapılmıştım. Mama Manuela’nın sıradaki katılımcıya geçmeden önce kafamı kucağına doğru doğrultarak şakaklarımdan tutup farklı açılardan bastırdığında, binlerce yatay ve dikey doğrularla dolu zihin düzlemimde olumsuz düşünce alışkanlıklarımı sanki bir aplikasyon güncellemesi gibi değiştirdiğini görüyordum.
Toplam Ziyaretçi Sayısı: 143Yazar: KRISNA'nın adananıEditör: Özgür GörekçiResimler: Ezgi SezerWeb Tasarım: Duygu Karakaşİletişim: info@ayahuasca.ist
Beden ötesi deneyimlerde, ölüm korkusu su yüzeyine çıktığında akışta kalmak çok zor olabiliyor. Zihin kontrolü üzerinde kendinizi geliştirmiş olmanız bu açıdan çok önemli çünkü korkularınız belirdiğinde; onları kabul edip sevgiyle şifalandıramazsanız, kısıtlandırılmamış algı düzleminde ıstırap veriyorlar. Bu deneyimlerimin ardından zihni şöyle yorumlamıştım: Yokuş aşağıya hızlanarak ilerleyen, freni boşalmış ve direksiyonsuz olması sebebiyle kontrolü imkânsız bir kamyonet... Meditasyon, nefes teknikleri, yoga egzersizleri veya ibadet gibi uygulamalarla konsantrasyon kabiliyetinizi geliştirmeden Ayahuasca seremonisine katılmanın olumsuz neticelere sebep olabileceğini göz önünde bulundurmalısınız. Buradaki bir diğer önemli unsursa; O’na teslim olarak güvende olduğunuzun bilincinde, deneyiminiz esnasında bağlantınızı hiç koparmamanız. Örneğin yeni doğmuş yavru kanguru nasıl annesinin karnında rahat ediyorsa; ruhcan da O’nun farkındalığının verdiği güçle birlikte negatif enerji akımına karşı sevgide kalıcı olabiliyor.
Toplam Ziyaretçi Sayısı: 138Yazar: KRISNA'nın adananıEditör: Özgür GörekçiResimler: Ezgi SezerWeb Tasarım: Duygu Karakaşİletişim: info@ayahuasca.ist
Yaşım ilerledikçe maddi âlemin ötesinin varlığına, mistik güçlere inancım ve ilgim gitgide artmaya başlamıştı. Üniversitede okuduğum zamanlarda D&R İstinye Park mağazasını sık sık ziyaret ediyordum ve Kişisel Gelişim bölümünü karıştırmaktan çok keyif alıyordum. İşte o zamanlarda, Şekil Değiştirme (John Perkins) kitabı karşıma çıkmıştı. Amerika’nın en büyük geri dönüşüm sanayi tesislerinden birinin sahibi ile asistanının Peru’da geçen anılarını ve oradaki şamanların mistik güçlerini konu alıyordu. Peru seyahatlerinden birinde, asistan (aynı zamanda kitabın yazarı) çok hastalanıyor ve çok kısa bir süre içinde 10 kilo kaybediyor. Kabiledeki şamanlar, rahatsızlığının gitgide kötüye seyrettiğini ve ölüm riski teşkil ettiğini fark ettiklerinde Ayahuasca tedavisi uygulamaya karar veriyorlar. Perkins, ilacın etkisiyle bilinçaltına eriştiğinde yemeklerin yerliler tarafından ayakla ezilerek hijyenik olmayan bir yöntemle hazırlanmasının farkında olmadan kendisini endişelendirdiğini ve hastalanabilme düşüncesinin zihninde yer ettiğini öğreniyor. Hemen akabinde, günlerdir kayda değer yemek yememiş olsa da kusmaya başlıyor ve midesinden kurtlar dökülürken diğer taraftan zihninden hastalanabilme şüphesini de dışarı attığını açıklıyor. İyileşmenin sadece fiziksel bedende değil aynı zamanda zihinsel düzlemde gerçekleştiğinden bahsediyor. Ayrıca, Ayahuasca ilacı vesilesiyle şamanların kozmik enerji ile iletişime geçerek maddi gerçekliğin ötesine erişebildiklerini anlatıyor.
İnsan olmak ve varoluş hakkında bir sürü soru işaretlerime doğru cevaplar edinebilmek için arayıştaydım ve Şekil Değiştirme’de okuduklarımdan etkilenmemek elimde değildi. Kitapla tanışmamdan yaklaşık altı ay sonra liseden çok sevdiğim bir arkadaşım bana mesajla ulaştı. Peru’da düzenlenen amatör bir futbol turnuvası hakkında belgesel çekiyordu ve bu süre zarfında Ayahuasca seremonisi deneyimlediğini söylüyordu. Mesajında, beden ötesi tecrübeler elde ettiğine ek olarak bu deneyimini arkadaşları arasında yalnızca benimle paylaştığını belirtmişti. Yaz mevsiminde yeni bir Ayahuasca seremonisi planladıklarından bahsetmiş ve bunun davetiyesini göndermişti. Davetiyeyi görür görmez; kafamı yukarı doğru kaldırıp “Bu bir mesaj olsa gerek!” diyerek Peru’ya gitme zamanımın geldiğini anlamıştım. Ruhani bir deneyim edinmek niyetiyle, keyif almak amaçlı değil, yanımda üç tane kitap götürecektim: Bhagavat−Gita, Mahatma Gandhi ve Osho−Meditasyon Nedir? Bu kitaplar arasından sadece Bhagavat−Gita’yı okuma fırsatım olacaktı ve hayat bana yaşadığımız hiçbir şeyin rastlantı olmadığını gösterecekti.
Toplam Ziyaretçi Sayısı: 133Yazar: KRISNA'nın adananıEditör: Özgür GörekçiResimler: Ezgi SezerWeb Tasarım: Duygu Karakaşİletişim: info@ayahuasca.ist
Toplam Ziyaretçi Sayısı: 123Yazar: KRISNA'nın adananıEditör: Özgür GörekçiResimler: Ezgi SezerWeb Tasarım: Duygu Karakaşİletişim: info@ayahuasca.ist
Ayahuasca seremonileri esnasındaki en belirgin idrak; orijinal benliğimin insan bedeni olmadığıydı ancak nihayetinde tekrardan bedenime geri dönmüştüm ve nefes almaya devam ediyordum. Günlük hayatımdaki ödevlerim ve sorumluluklarım anlamını yitirmişlerdi çünkü eninde sonunda ölecek olmamın gerçeğiyle yüzleşmiştim ve vereceğim tüm çabalar boşa gidecekti. Öyleyse neden çabalayarak kendimi sıkıyordum ki? Artık sabahları yataktan kalkmaya motivasyon bulamaz hale gelmiştim. Peki ben bu beden değilsem burada ne işim vardı? Hayata sitem etmem için bana fazlasıyla bonkör davranıyordu ama yine de bedenimle bütünleşemiyor ve kendimi insan olma haliyle ait hissedemiyordum. Bundan birkaç ay sonra, bir kişisel gelişim kursundan tanıştığım arkadaşım Hint festivali olduğunu söyledi ve birlikte gitmeyi teklif etti. Mecidiyeköy adresli Goranga Yoga stüdyosuna vardığımızda festivalin ikinci kata olduğunu söylediler. Üst kata çıkmak için merdivenlere doğru yöneldik ve gelen müzik seslerinden festivalin başladığını fark edince geç kaldığımız için kendimizi mahcup hissetmiştik. Hayatımda ilk defa gördüğüm müzik enstrümanları eşliğinde toplamda üç kelimeden oluşan bir şarkıyı tekrar ediyorlardı. Kelimeler: Hare, Krişnave Rama…
Hare Krişna, Hare Krişna
Krişna Krişna, Hare Hare
Hare Rama, Hare Rama
Rama Rama, Hare Hare
Herkes yerde, renkli ve kare minderlerin üstünde oturmuştu. Önce, akordeona benzeyen müzik aletini (harmonyum) çalan kişi sözleri tekrar ediyor ve sonra katılımcılar hep bir ağızdan söylüyorlardı. Ben de diğer herkes gibi bağdaş kurarak yere oturdum ve şarkının sözlerini ezberlediğim gibi gözlerimi kapatarak eşlik etmeye devam ettim. Bu sözlerin kutsallığından bihaberdim ve kendimi Allah’la baş başa olduğum bir zihin düzleminde bulduğumda, bugüne kadar sevgisiz davrandığım her an için kendimi O’na karşı çok mahcup ve üzgün hissederken gözlerimden yaşlar boşalmaya başladı. Allah bana sürekli veriyorken, nasıl olur da her nefesimde O’na layık olamamıştım! Bu kesinlikle kabul edilebilir bir şey değildi ve O’na tekrardan tam anlamıyla yakışır bir kulu olmak için af dilerken gözyaşlarımı tutamıyordum. Hayatımda ilk defa kendimi evimde ve O’nun birlikteliğiyle ”tam“ hissetmiştim. Aradığım eksik parçayı bulmanın verdiği mutlulukla tekrardan Allah yoluna girecektim. Gözlerimi açtığımda, hemen önümde bir grup kadın kibar figürlerle ileri geri dans ediyordu ve hepsinin kafalarında rengârenk tülbentler sarılıydı. Muhafazakâr görüntülerinin altında gülümseyen yüzlerini görmek muhteşemdi! Sonra ülkemizdeki dini öğretileri takip eden kadınlar aklıma geldi ancak anılarımda onları gülümserken hatırlayamıyordum. O anda tüm kalbimle her kadının rahatça dans edip dilediğince gülümsemesini istemiştim. Kutsal öğretilerde ulaşmamız gereken nihai son Allah’a âşık olma mertebesiyken, O’nun farkındalığıyla buradaki gibi gülen yüzler olması gerekirdi. Bunun gibi birtakım tezatlar* sebebiyle, bu yaşıma kadar karşıma çıkan kutsal öğretiler kalbimde oturmamıştı ancak Hare Krişna maha mantrasını zikreder etmez ait olduğum yerde olduğumdan şüphem yoktu. İnsanların yüzüne baktığımda aklımdan geçen düşünce şuydu: ”Sizler ne uyguluyorsanız işe yarıyor! Kalbinizdeki saflık ve sevgi yüzlerinize tezahür etmiş. Öyleyse ben de bu öğretileri edinip, sizin gibi sevgiye dönüşebilirim.“
Tezatlar: Başka bir örnek; Afganistan’da yoksulluk içinde dünyaya gelen bir çocuğun, annesinin gaddarca teröristler tarafından öldürülmesini deneyimlemek zorunda kalması ile İsviçre’de mutlu aile ortamında yetişen çocuk arasındaki haksızlık hakkında REARNKARNASYON bilimi olmaksızın edindiğim yanıtlar beni kesinlikle tatmin etmemişti. Ruh yeni bedeninde, önceki yaşamlarından biriken hatalarını acılarla dengeliyordu ve acılarla birlikte hatalarını tekrarlamaması için eğitiliyordu.
Toplam Ziyaretçi Sayısı: 126Yazar: KRISNA'nın adananıEditör: Özgür GörekçiResimler: Ezgi SezerWeb Tasarım: Duygu Karakaşİletişim: info@ayahuasca.ist
Dil bilimcilere göre; M.Ö. 2.000 tarihinde ortaya çıkan Sanskrit dilinde Mantra kelimesi ”Manas" (zihin) ve ”Tra" (temizlik) anlamına gelen kelimelerin birleşiminden meydana gelmektedir. Aynı ses, hece, kelime veya söz grubunun sesli/sessiz tekrar edilmesiyle zihnin transandantal seviyeye ulaşmasını sağlayan bir yöntemdir. Peki ”transandantal" ne demek? Kutsal kitaplar insanın beden, zihin, zekâ ve ruh dörtlüsünden oluştuğunu açıklamaktadır. Ruhani deneyimler edinebilmemiz için zihnin ötesine geçebilmemiz gerekiyor. Mantra tekrarı ile bir nevi zihni sakinleştirmiş veya oyalamış olursunuz. Sesin titreşim gücünden faydalanarak ruhunuza ulaşabilirsiniz. Diğer taraftan, Yaratıcı'nın isimlerini veya duaları zihninizden bir süre tekrarlarsanız kozmik sevgiyi ve iç huzuru deneyimleyebilirsiniz.
Hare Krişna mantrasını ilk kez işittikten sonra…
Hangi anne veya baba, çocukları her ne yanlış yapmış olursa olsun, ceza olarak onları sonsuza kadar acılar çekeceği bir zindana (cehennem) mahkûm etmeyi düşünebilir? Peki Tanrımız; evrenin yaratıcısı, iyinin ve kötünün ötesindeki, sonsuz sevgi pınarının kaynağı, bir nevi bizim hem annemiz hem babamız... Herhangi birimiz, her ne yanlış yola girmişse girsin, bizi sonsuz cehennemle cezalandırma ihtimalini kalbinize sormanızı istiyorum. Sizce kutsal kitaplarda anlatılan ve ölümden sonra cennet ve cehennem olarak tasvir edilenleri yanlış yorumluyor olabilir miyiz? Ayrıca, cenneti ve cehennemi bu dünyada, yani zihinlerimizde de deneyimlediğimizin farkında mısınız?
Her gülümsemede,
Her sarılmada,
Her iyilikte,
Her fedakârlıkta,
Veya her ibadette,
O’nu anımsadığınız için cenneti deneyimliyoruz.
Her sinirlendiğinizde,
Her kıskandığınızda,
Her yalan söylediğinizde,
Her bencillikte,
Veya her kalp kırışımızda,
O’na ve doğamıza ihanet ettiğinizi bildiğiniz için cehennemi deneyimlersiniz.
Öldükten sonra karşılaşacağımız gerçeklik iyinin ve kötünün ötesinde olacaktır. Diğer taraftan ruhumuz bedenimizi terk ettikten sonra O’na geri karışacağımızı ve tekrar bir olacağımıza inanıyorsak, bahsedilen kavramları yanlış yorumladığımızı anlayabiliriz.
Burada tercih hakkı size bırakılıyor:
İsterseniz arınmak için ibadet edebilir ve günlük yaşantınızda cennet esintilerini deneyimlersiniz.
İsterseniz nesnel dünyanın girdabında kısa süreli mutluluklar için bir isteğinizi yerine getirmeye çabalarken, çeşitli zorlukları deneyimledikten sonra sırayı bir sonraki isteğinize bırakırsınız.
Ve ilerleyen günlerde Goranga Yoga’daki seminerlere katıldığımda takip ettikleri kutsal kitabın Bhagavat−Gita olduğunu öğrenecektim…
Toplam Ziyaretçi Sayısı: 121Yazar: KRISNA'nın adananıEditör: Özgür GörekçiResimler: Ezgi SezerWeb Tasarım: Duygu Karakaşİletişim: info@ayahuasca.ist
Şamanlar tesadüf kavramının söz konusu olmadığını ve her olayın birbiriyle algı dahilinde veya haricinde bağlantılı olduğunu bilir. Yaşadığımız maddi düzlemde, her bir hadisenin fiziksel veya matematiksel açıklaması varken yaşanılan acıları ve varoluşumuzu tesadüf olarak yorumlamak gözümüzle görmediğimizden mi kaynaklanıyor?
Soru: 5 duyu organınızdan hangisi olmasaydı varoluşunuz anlamını yitirirdi?
Eğer sevgiyi HİSSETME kabiliyetini elimden alsalardı, nefes almanın ne anlamı kalırdı?
Bhagavat−Gita kutsal Hint öğretilerinde ise Yaratıcı ile ruhlar arasındaki ilişki SEVGİ olarak tanımlanıyor. Yani ruh, Yaratıcı ile sevgi alışverişinde bulunmaktan mutluluk duyuyor. Maddi tezahürde Yaratıcımız ile ancak ibadet ederek iletişim kurabiliyoruz. Misal O’nu görebiliyor, duyabiliyor, tadabiliyor veya koklayabiliyor fakat Sevgi’sini hissedemiyor olsaydık nasıl Aşık mertebesine erişebilirdik?
Toplam Ziyaretçi Sayısı: 111Yazar: KRISNA'nın adananıEditör: Özgür GörekçiResimler: Ezgi SezerWeb Tasarım: Duygu Karakaşİletişim: info@ayahuasca.ist
Benden yaşça büyük bir abime, beden ötesini görmek ve varoluş hakkında gerçeği öğrenmek motivasyonuyla Ayahuasca seremonilerini deneyimlediğimi anlatmıştım. O da akşam evine döndüğünde, eşine muhabbetimizden bahsetmiş ve eşi de ruhsal sorularımın yanıtları neden kalbimde aramadığımı bana sormasını istemişti. O yaşıma kadar hakikati açıklayan tatmin edici öğretilere ulaşamamış olmam, muhtemelen hak etmemiş veya hazır olmamla alakalıydı, Yaratıcı ile bağlantımın kopmuş olmasıyla doğru orantılı olarak sorularımın kalbimde bulunduğunu unutmama sebep olmuştu.
Dönüp baktığımda, Ayahuasca ilacını aynı anda hem iyi ki deneyimledim hem keşke deneyimlemeseydim diyorum. ”İyi ki deneyimledim“ diyorum çünkü benliğimin bu beden olmadığını görmekle birlikte kontrolör olmadığımı idrak ederek teslim olabilme yolunu açmıştı. Kozmik varoluşta küçücük bir varlık olduğumu, saflaşamayıp kötü özelliklerimden arınamazsam nasıl bir karanlığa düşebileceğimi görmüştüm ve bunun neticesinde sonraki yaşantımda olumlu alışkanlıkları edinebilmem için bana ders olmuştu. ”Keşke deneyimlemeseydim“ diyorum çünkü Yok Eden Enerji altındaki travmaları belki de hayat boyu temizleyemeyebilirdim.
Toplam Ziyaretçi Sayısı: 106Yazar: KRISNA'nın adananıEditör: Özgür GörekçiResimler: Ezgi SezerWeb Tasarım: Duygu Karakaşİletişim: info@ayahuasca.ist
Toplam Ziyaretçi Sayısı: 98Yazar: KRISNA'nın adananıEditör: Özgür GörekçiResimler: Ezgi SezerWeb Tasarım: Duygu Karakaşİletişim: info@ayahuasca.ist
İlk Ayahuasca tecrübemden bir süre sonra, varoluşumun sebebini hâlâ kavrayamamış; ısrarcı niyetim ve Yaratıcı’nın sebepsiz merhameti sayesinde kendimi Bhagavat−Gita kutsal Hint öğretilerinin içinde buluvermiştim. Bhagavat−Gita kutsal Hint öğretilerinde birçok Yoga yolundan bahsediliyor ancak maddi tezahürün reenkarnasyon* zincirlerinden kurtularak manevi özgürlüğe ulaşabilmemiz ve tekrar spiritüel bedenimize kavuşabilmemiz için en hızlı yöntemin Bhakti Yoga olduğu açıklanıyor. Yoga kelimesi Sanskritçe “bir araya gelmek” demektir. Burada tekrar bir araya gelmekle hedeflenen Yaratıcı’dır. Bhakti Yoga ise kişinin, yani ruhun, orijinal pozisyonunu hatırlamasına yönelik belirli pratikleri uygulayarak hizmetkâr olduğunu hatırlamasını sağlayan bir ilimdir. Aslında ruhun, Yaratıcı’ya karşı duyduğu aşkın neticesinde hizmet etme eğilimi olduğu ve merkezi ”ben“ olan kişinin, Bhakti Yoga ile merkezine Yaratıcı’yı konumlandırmasını öğrenerek, yaptığı her şeyi O’nun hizmetinde yaparak Yaratıcı’ya duyduğu aşkı hatırlaması sağlanmaktadır. Bu yöntem iki yönlüdür ve aşk neticesinde hizmet etme eğilimi doğarken hizmet neticesinde âşık olma hali hatırlanabilir.
*Reenkarnasyon Nedir?
Ruhcan, sergilediği olumlu veya olumsuz davranışlarla neticesinde ve arzuları doğrultusunda maddi bedenler bularak tekrar doğmaktadır. Bhagavat−Gita kutsal Hint öğretilerinde, reenkarnasyon zincirinden kurtulabilmemizin en kestirme yolunun Yaratıcı’ya tamamen teslim olmaktan geçtiğini anlatılıyor. Bu yönde farkındalık geliştirerek ve doğru davranış alışkanlıkları edinerek uygun bilinci edinmemiz gerekiyor. Fakat kutsal öğretileri kabul etmekte ve uygulamakta direnen ruhlar saflaşma sürecinde kendisini geliştiremeyerek; geçmişteki faaliyetleri ve niyetleri sonucunda öldükten sonra yeniden başka bir maddi bedende yaşam bulurlar.
Toplam Ziyaretçi Sayısı: 98Yazar: KRISNA'nın adananıEditör: Özgür GörekçiResimler: Ezgi SezerWeb Tasarım: Duygu Karakaşİletişim: info@ayahuasca.ist
Bhagavat−Gita, Krişna (Yaratıcı’nın beden bulmuş enkarnasyonu) ile Arjuna (Krişna’nın hizmetkârı) arasındaki diyaloglardan oluşuyor. Yaratıcı’nın tüm atomlara nüfuz etmesi, her canlı varlığın kalbinde Üstün Ruh olarak bulunması ve şahsiyeti olmak üzere üç formu olduğundan bahsediyor. Aslında, Yaratıcı bir kişi ve her ruhun O’nunla kişisel bir ilişkisi var. Her canlı varlığın nasıl kendine has kişiliği varsa Yaratıcı’nın da şahsiyeti olduğunu açıklıyor. Şu anda içinde bulunduğumuz maddi alemde, bir şeyin var olabilmesi zıtlığıyla mümkün olabiliyor ve spiritüel alemin bir nevi kirlenmiş yansıması diyebiliriz. Burada birbirimizle kurduğumuz ilişkileri, O’nunla ebedi ilişkimizin birer kötü örneği olarak düşünebilirsiniz. Bu durumda, kişi her yaklaşımının bir sonraki davranışı için alışkanlık oluşturabileceğini bilincinde olarak kendini her daim sevgi dolu ve alçakgönüllü bir tavırda bulunmaya eğitmelidir. Aslında maddi bedende sergilediğimiz aktiviteler, spiritüel boyuta hazırlık sürecidir ve ancak maddi alemde O’na tekrar layık olabildiğimizde yeniden spiritüel aleme kabul görebiliriz.
Yoga, toplumumuzda bir çeşit spor dalı olarak biliniyor olsa da hakiki amacı, vücuttaki enerji akışını düzenlemesi sayesinde kişinin ibadete oturduğunda O’na daha iyi odaklanmasını ve bağlantıya geçebilmesini sağlamasıdır. Bhakti Yoga ise; ”Tanrı için sunulan sevgi dolu hizmetler“ olarak tanımlanabilir. Bhakti Yoga öğretisini pratik edenler, ruhun orijinal pozisyonun Yaratıcı’nın hizmetkarı olduğunu kabul eder. Her eyleminde, zihinsel düzlemde merkeze kendisini değil Yaratıcı’yı yerleştirerek O’nu tatmin etmek üzere aktivitelerde bulunur. Bencillikten sıyrılarak hakiki konumunu daha iyi idrak etmeyi amaçlar ve bu doğrultuda kişilik özellikleri geliştirir.
Bhagavat−Gita kutsal yazıtları, ruhun spiritüel bedeninin saç teli ucunun on binde biri büyüklüğünde olduğunu söyler. Eğer ruh tekrar spiritüel bedenine kavuşmak ve Yaratıcı’nın yanına geri dönmek istiyorsa; merkezine Yaratıcı’yı yerleştirerek hizmette bulunması gerekmektedir. Nasıl insan eşini, çocuğunu veya yakınlarını sevdiği için onların mutluluğunu önemseyerek birtakım hizmetlerde bulunursa; aynı şekilde ruh da aslında Yaratıcı’yı o kadar çok sevmektedir ki sevgisini göstermek için spiritüel alemde O’na sürekli hizmet etme eğilimindedir.
O’na duyulan saf sevgi, maddi düzlemde tezahür eden sevgilerin ötesindedir. Güneşin doğmadan önce ufukta ışığının belirmesi gibi maddi âlemde saf sevgiyi kısıtlı bir şekilde deneyimleyebiliyoruz. Bhakti Yoga öğretisine göre sevgi potansiyelinizi arttırmanız için birliktelik kurduğunuz kişilere dikkat etmelisiniz. Nitekim, bilimin gelişmesiyle birlikte canlı veya cansız her şeyin titreşimden oluştuğu kanıtlanmıştır ve iki objenin bir araya gelmesiyle frekanslarının uyumlandığı gözlemlenmiştir. Konumuza bağlamak gerekirse; saf kişilerle bir arada vakit geçirdiğinizde siz de aynı frekans seviyesine uyumlanabilir ve ruhani özelliklerinizi hızlıca geliştirebilirsiniz. Bhakti Yoga kutsal öğretilerini takip edenler de doğru birliktelikler kurmak konusuna fazlasıyla özen gösterirler. Adananlar* muhakkak birlikte vakit geçirirler çünkü Yaratıcı ile sevgi dolu ebedi ilişkilerini tam anlamıyla idrak edebilmeleri için bunu uygulamayı başarabilmiş kişilerle vakit geçirmeleri gerektiği talimatını takip ederler.
Adanan: Bhakti Yoga kutsal Hint öğretisini takip edenler kendilerini adanan olarak tanımlarlar. Bir başka deyişle; ”Tanrı’nın adananları“…
Toplam Ziyaretçi Sayısı: 99Yazar: KRISNA'nın adananıEditör: Özgür GörekçiResimler: Ezgi SezerWeb Tasarım: Duygu Karakaşİletişim: info@ayahuasca.ist
Bhakti Yoga kutsal Hint öğretileri üzerine iyice yoğunlaşmıştım ve tüm kalbimle sevgiye dönüşmek için son derece kararlıydım. Macaristan’da Krişna bilincini uzun yıllardır pratik eden adananların kurduğu Krişna Vadisi’nde festivale katılacaktık ve bunun için çok heyecanlıydım. Her tarafı yeşillerle çevrili köydeki tapınağa ulaştığımızda, dışarıda birçok adanan görmekten dolayı çok mutlu olmuştum. Arabadan çıkarak tapınağın girişine geldiğimizde insanların yüzlerinin bembeyaz ve ışıl ışıl parıldadığını fark etmiştim. Kutsal metinler neticesinde adananların suratlarındaki nuru görmemek elde değildi ve içimden ”BAŞARMIŞLAR“ diye haykırıyordum: ”Evet, kalplerindeki saflık yüzlerinde tezahür etmiş!“
Budapeşte şehir merkezine üç saat mesafedeki Krişna Vadisi, Avrupa genelinde en büyük üçüncü organik mahsul elde eden köy olmasına rağmen elektrik kullanılmamaktadır. Komünün sürdürülebilir olması için her kişinin özelliğine göre bir görev vermişler ve adananlar arasında para alışverişinin geçersiz olması ile kişilerin önceliğinin kendileri değil toplumun çıkarını korumak olması sağlanmış.
Toplam Ziyaretçi Sayısı: 89Yazar: KRISNA'nın adananıEditör: Özgür GörekçiResimler: Ezgi SezerWeb Tasarım: Duygu Karakaşİletişim: info@ayahuasca.ist
Toplam Ziyaretçi Sayısı: 83Yazar: KRISNA'nın adananıEditör: Özgür GörekçiResimler: Ezgi SezerWeb Tasarım: Duygu Karakaşİletişim: info@ayahuasca.ist
Kibirle kabuk bağlamış bilinçlerimiz sebebiyle, yaratılış nedenimizin hizmetkârlık olması birçok kişiye sindirmesi güç gelebiliyor. Eğer günlük hayatınızda neler yaptığınıza dönüp bakarsanız; doğamız gereği öyle ya da böyle bir şeye hizmet ettiğimizi göreceksiniz. Örneğin; günümüzde birçoğumuz duyu tatminine hizmet ederek süreli mutluluklara bağımlıyız. Kalıcı olanı aramaya ancak maddi zevklerin geçici olduğunu idrak edebildiğimizde başlayabiliriz.
İnsan formunda, beş duyu organımızla deneyimleyebildiğimiz en güzel şeyin Sevgi olduğu konusunda hemfikirizdir. Bu sebeple, en değerli olanı dikkate alarak her aldığım kararı Sevgi filtresinden geçirmeyi kendime alışkanlık edinmişimdir. Yalnız iki insan arasındaki sevgiden daha öte bir Sevgi olduğunu Allah’ın isimlerini ilk defa zikrettiğimde hatırlayacaktım. O büyülü, kutsal ve saf Sevgi’yi hissetmekle beraber varoluşumuzun arkasında yatan gizemin detaylarını öğrenmek üzere hevesim hiç olmadığı kadar artacaktı. Birçok kutsal metinde Yaratıcı’nın ruhu sevgiyle yarattığı anlatılır. Peki o zaman; ”Eğer sevgiyle yaratılmışsak neden bu kadar acı çekiyoruz?“ Çektiğimiz bedensel ve ruhsal acılarımızın kökü aslında Yaratıcı’mızdan ayrılmamıza dayanıyor. Ruhun, O’nu anlık kıskanması veya özelliklerini edinmek, ”Tanrıcılık oynamak“ istemesi sebebiyle maddi âleme düştüğü ve bir bedenden diğerine, doğum ve ölüm döngüsü içerisinde seyahat halinde olduğundan bahsediliyor. Geçmiş yaşantılarımızdan yenisine getirdiğimiz iyilikler ve kötülükler şimdiki zamanda hediye veya ceza olarak bize geri dönüyorlar ve buna Karma deniliyor. Eğer bu döngüden kurtulmak istiyorsanız; en meşhur, en zengin, en güzel, en bilgili, en güçlü ve en feragat edebilen olmayı arzulamayı bırakmalısınız. Bizler alçakgönüllü, merhametli ve Yaratıcı’mıza duyduğumuz ebedi Sevgi ile bağlı varlıklarız ve ait olduğumuz krallığa dönmek için tekrardan saflaşarak Sevgi’nin ve görüp göremediğimiz her şeyin Yaratıcı’sına layık olmayı hedeflemeliyiz. Ancak tam anlamıyla arınabilirsek ve son nefesimizde sadece O’nun yanına gitmek arzusuyla dünyaya gözümüzü kapatırsak tekrardan spiritüel dünyaya erişebilme şansına kavuşabileceğiz.
Toplam Ziyaretçi Sayısı: 82Yazar: KRISNA'nın adananıEditör: Özgür GörekçiResimler: Ezgi SezerWeb Tasarım: Duygu Karakaşİletişim: info@ayahuasca.ist
Günümüzde, büyük resme baktığımızda kutsal kitapların verdiği nihai mesajların büyük ölçüde aynı olmalarına rağmen uygulamalarda farklılık göstermeleri sebebiyle, dinlerin birbirlerine karşı bitmek bilmeyen ”doğru yol benim yolum“ tartışması ile odağın şaştığını görüyoruz. Merkezde Yaratıcı olması gerekirken yine ben var… Ben merkezli yaklaşımda devam ettiğimiz sürece yıkımlara engel olamayız. Diğer taraftan, insanların idrak kapasiteleri ve tekâmül seviyeleri bir diğerine göre ciddi farklılık gösterebiliyorken Hakikat’i aynı düzeyde algılayabilmeleri ne kadar mümkün? Yaratıcı’mız zaman, mekân ve koşula göre çocuklarının alabilecekleri doğrultusunda öğretilerini hediye etmiştir. En nihayetinde, amaç kutsal öğretilerin yönelttiği uygulamaları takip edip saflaşarak sevgiyle düşünmek, sevgiyle davranmak, hoşgörülü, merhametli ve alçak gönüllü olmak gibi değerli mertebelere erişebilmekken nasıl olur da hem yıkıp kalp kırarken hem saflaşabileceğiz? Detaylarda boğularak hataya düşmemeliyiz ve her zaman hatırlamalıyız; Allah, Allah ve Allah...
Soru: A köyüne gitmek için B, C, D, E ve F yolları bulunuyor. Yolun sonuna ulaşmak için kalp kırmanın oyun kurallarına aykırı bir davranış olduğu belirtilmiş. Diyelim ki size göre başka bir yolu tercih etmiş bir kişi var ve siz de bu yolun doğru olmadığını düşünüyorsunuz. Ne yaparsınız? Cevap: İnançlı bir kişi sabırla ve sükûnetle hangi yolu neden seçtiğini açıklar. Karşısındakine kesinlikle dayatmaz çünkü gerekli bilgi aktarımı yapmasının yolunun ancak karşısındakinin niyetine ilaveten bilgiyi alabilme kapasitesine sahip olmasıyla mümkün olabileceğinin bilincindedir. |
Toplam Ziyaretçi Sayısı: 77Yazar: KRISNA'nın adananıEditör: Özgür GörekçiResimler: Ezgi SezerWeb Tasarım: Duygu Karakaşİletişim: info@ayahuasca.ist
Bir din adamı, takip ettiği kutsal öğretisine karşı sarsılmaz sadakatinden ve inancından dolayı bir başka kutsal öğretinin gerçekliğini veya güncelliğini yitirdiğini sorguluyor olabilir ancak dünyada birçok farklı kutsal öğreti ve ruhsal güzelliklere ulaşmayı sağlamış din insanları bulunmakta olduğunu görememesi ancak kalp gözüyle görmeyi esirgemesinden kaynaklanır. Sağlama çok basit; karşınızdaki kişi her halinin içine sevgiyi katabilmişse, başarmıştır. Hangi yolda olursan ol; sevgiyle düşünebilmeyi, konuşabilmeyi ve davranabilmeyi pratik etmelisin ki O’na layık olabilecek mertebeye erişebilesin.
Bhagavat−Gitakutsal Hint yazıtlarında insan bedeninin “EN BÜYÜK HAZİNE” olduğuna dikkat çekiliyor ve ruhsal gelişimin sağlanabileceği en uygun pozisyon olduğuna işaret ediliyor. Cennetsel gezegenlerde ise ruhlar o kadar zevk almakla meşgul olurmuş ki varoluş sebebini sorgulamayı ihmal ederlermiş. Önceki hayatlarından edindikleri olumlu karmalar sona erdiğinde yeniden acıların da var olduğu gezegenlere düşmeleri kaçınılmazmış. Sonuç olarak; maddi zevklerin seni şaşkına çevirmesine izin verme ki varoluş sebebinin peşinden giderek Hakikat’e ulaş. Bu doğrultuda; kişi, inancının yanında iyi niyetini özü olarak kabul ederek zekâsı ile yola devam ettiğinde maneviyata yönelmesinin kaçınılmaz olduğu ve bundan sonra maddi zevklerin sanki sevmediği bir yemek misali ilgisini çekmeyeceği açıklanıyor. ”Sarsılmaz bir inançla desteklenen bir zekâ vasıtasıyla kişi tedrici olarak, adım adım vecd ile çevrelenmeli ve bu halde aklını sadece benliği üzerine sabitleştirerek başka hiçbir şey düşünmemelidir.“ (Bhagavat−Gita 6. Bölüm 25. Kıta)
Toplam Ziyaretçi Sayısı: 75Yazar: KRISNA'nın adananıEditör: Özgür GörekçiResimler: Ezgi SezerWeb Tasarım: Duygu Karakaşİletişim: info@ayahuasca.ist
Peru seyahatine çıkmadan önce aşağıdaki otomatik e−posta mesajını hazırlamıştım ve çalışma hayatının sınırlayıcı dinamikleri sebebiyle içi boş muhabbetleri bir tarafa bırakıp konuşulması gerekenleri ertelediğim kişilerden Kalp ile bağlantıyı ne olursa olsun koparmamalarına dikkat etmelerini rica etmiştim.
24 Nisan − 22 Mayıs 2019 tarihleri arasında Güney Amerika’ya inzivaya çekilmek üzere yeni bir yolculuğa çıkıyorum. Büyük çoğunluğumuz zorlu yaşam koşulları sebebiyle gece gündüz çalışma hayatında mücadele ederken varoluşumuz hakkında sorgulamayı ihmal ediyoruz ve maalesef günden güne özümüzden uzaklaşıyoruz. Bu vesileyle; mümkün mertebe kendinize daha fazla vakit ayırarak kalbinize dönmenin ebedî önemini hatırlatmak istiyorum. Kalbinize sormayı anımsadığınızda ve Mutlak Enerji’yle bağlantı kurabildiğinizde işte o zaman her şey anlam kazanıyor.
İkinci defa Ayahuasca seremonileri için Peru’ya gidiyordum ve bu sefer motivasyonum Yaratıcı ile aramdaki ilişkiye odaklanmaktı. Süreç boyunca Bhagavat−Gita kutsal Hint öğretilerini okuyor ve üzerine meditasyon yaparak bilgileri sindirmeye çalışıyordum. Artık Bhakti Yoga öğretileri üzerine bilincimi şekillendirmiştim. Seremonilerden önce bağdaş pozisyonunda ve gözlerim kapalı şekilde zihnimden Hare Krişna mantrasını, yani Krişna’nın ses titreşimi formunu zikrediyordum. Mantrayı tekrar ederken alnımın ortasına odaklandığımda, zihnim berraklaşıyor ve kontrolsüz düşünce akışını bertaraf ederek karşılaşabileceğim olumsuz enerji akımlarından korunabilmek üzere korunma sağlayabiliyordum. Hare Krişna mantrasını birkaç tur (her tur 108 defa) zikrettikten sonra içimden “sevgi” diye defalarca tekrarlarken üçüncü gözüme odaklanıyordum. Dualarımda O’nun rızasını istiyordum, yardımını diliyordum ve süreç boyunca gereksiz hiçbir ayrıntıya takılmadan akışta kalabilmeye niyet ediyordum. Tüm kalbimle, maddi esaretten özgürlüğe ancak nefesime O’nu katarak kavuşabileceğime karşı inancım gerçekliğime dönüşecekti.
Toplam Ziyaretçi Sayısı: 73Yazar: KRISNA'nın adananıEditör: Özgür GörekçiResimler: Ezgi SezerWeb Tasarım: Duygu Karakaşİletişim: info@ayahuasca.ist
Yaşam boyunca midede biriken kalıntıları temizlemek üzere doğal yöntemlerle elde edilmiş ve kusmayı sağlayan bitkisel bir karışım veriyorlar. Üstüne renkli ve küçükçe olan leğenlerden litrelerce su içtikten sonra hepsini kusmanız gerekiyor. Bu kulağa çok rahatsız edici gelebilir; kusmak benim için de her zaman fazlasıyla keyfimi kaçıran bir deneyim olmuştur. Yirmi dört saati geçen yorucu mu yorucu iki uçak seferi, kara ve nehir yolcuğu sonunda deyim yerindeyse balta girmemiş Amazon ormanlarında keyifli bir tecrübenin çok uzağında dakikalardır kusup duruyorken katılımcılardan Marry’nin kahkahaları yükselmeye başlamıştı. Gülmek bulaşıcıdır derler ya, kısa bir süre sonra ben de gülmeye başlamıştım. Bu kadar zorlayıcı bir deneyimde bile gülmenin mümkün olabileceğini hatırlamanın mutluluğuyla gözlerimin parıldadığına aynaya bakarak teyit edememiş olsam dahi şüphem yoktu.
Toplam Ziyaretçi Sayısı: 66Yazar: KRISNA'nın adananıEditör: Özgür GörekçiResimler: Ezgi SezerWeb Tasarım: Duygu Karakaşİletişim: info@ayahuasca.ist
Mama Manuela önderliğindeki seremonilerde, Ayahuasca ile birlikte yine Nayorao ağacının diyetini yapacaktık. Her türlü koşulda sevgiyle bağlantıda kalabilecek potansiyele erişebilmemiz için beden ötesi zor bir eğitim bizleri bekliyordu. Şamanlardan edindiğimiz bilgiler ile 5,000 yıl geçmişe dayanan kutsal Vedik yazıtlarındaki öğretilerin benzerliğine şaşırmamak elimde olmamıştı. Vedik literatüründe, insan kontrolün kendisinde olduğunun yanılgısına düşse de hakikatin Spiritüel Enerji (Hayat Veren İyi Enerji) ve Maddi Enerji (Yok Eden Enerji) olduğunu açıklıyor. Her ikisi de Yaratıcı’nın enerjileri ve O’nun tarafından kontrol ediliyor. Canlı varlıklar maddi enerjilerin etkisi altında hareket ettiğinde, hareketin kaynağını kendisi olarak zannetse de aslında hareketin gerçek sahibi değiller. İnsan bedenindeki pozisyonumuz ŞAHİTLİK etmekle beraber belli bir seviyede karar verme hakkına sahibiz. Eğer bilincinizi sevgi altyapısıyla programlayabilir ve bunu alışkanlık haline getirebilirseniz Hayat Veren İyi Enerji etkisinde Sevgi’nin hâkim olduğu bir yaşam deneyimleme şansınız doğabilecektir.
Toplam Ziyaretçi Sayısı: 68Yazar: KRISNA'nın adananıEditör: Özgür GörekçiResimler: Ezgi SezerWeb Tasarım: Duygu Karakaşİletişim: info@ayahuasca.ist
Kutsal Vedik yazıtlarında, ruhun maddi alemde beden bulmasıyla birlikte Maddi Enerjinin etkilerine maruz kalarak illüzyona düştüğü açıklanıyor. Maddi var oluşta keyif verici fırsatlar olsa da temelinde acılar olduğunu gözlemlemek çok zor değil. Şamanların Yok Eden Enerji diye tanımladıkları enerji, Vedik literatüründe bahsedilen Maddi Enerji ile aynı. Diğer taraftan, Hayat Veren İyi Enerji ise Spiritüel Enerji olarak eşleşiyor. Birbirleriyle hiçbir bağlantısı olmayan bu iki toplumdan çıkan kutsal öğretiler birbirlerini teyit ediyorlar gibiydi.
Maddi Enerjiler: Erdem hali, ihtiras hali ve cehalet hali olmak üzere tüm canlı varlıkların bu 3 enerjinin etkisi altında olduğu belirtilmektedir.
Toplam Ziyaretçi Sayısı: 61Yazar: KRISNA'nın adananıEditör: Özgür GörekçiResimler: Ezgi SezerWeb Tasarım: Duygu Karakaşİletişim: info@ayahuasca.ist
İki sene olmuştu ve ikinci defa Ayahuasca seremonilerini deneyimlemeye başlamadan önce biraz tedirgindim ve alışma sürecine ihtiyacım vardı. Her ne kadar temkinli davranarak fazla miktarda Ayahuasca içmemiş olsam da ilk akşamdan çok zorlayıcı bir deneyim olmuştu. Ayahuasca, sanki ”Konuyu uzatmaya hiç gerek yok!“ dermişçesine beni hemen enerji boyutlarının içine çekivermişti. Bir taraftan bitki âleminin iletişim boyutuna girip çıkmakla boğuşuyorken, diğer taraftan içinde bulunduğum bedenin her bir saniye kontrolüm haricinde çalışmasına şahitlik etmenin ne kadar alışılması güç bir deneyim olduğunu hatırlamaktan memnun değildim. İki sene önceki Ayahuasca seremonisinde olduğu gibi, en belirgin farkındalık asıl benliğimin maddi bedenim olmadığıydı. ”Sahte nefsin etkisi altında şaşıran ruhcan, aslında maddi doğanın üç hali* tarafından yapılan faaliyetleri kendisinin yaptığını zanneder.“ (Bhagavat−Gita 3. Bölüm 27. Kıta) Milyonlarca bilinçli hücrenin bir araya gelmesinden oluşan bedenlerimizi aynaya baktığımızda tek parça olarak algılamamız neticesinde ”ben“ ile bağdaştırarak uzun süreli bir yanılgıya düşüyoruz. Sürekli değişim içerisinde olan bedenlerimizi benliğimiz olarak tanımlıyoruz ancak kontrolümüz dışında doğumdan ölüme süre gelen sayısız yaşamsal faaliyetin altında yatan birlik mesajlarını göz ardı ediyoruz. Bedeni oluşturan hücrelerin ve hücrelerden oluşan çeşitli fonksiyonlardaki organların nihai amacı bedeni hayatta tutmak değil midir? Yani beden var oldukça bu diğer küçük yapılar da varlığını sürdürebilmektedirler. İnsan bedeni, aslında varlığımızın ”BİR“ için olduğunu ve ”ben değil O“ farkındalığını bulabileceğimiz çok bariz bir örnektir.
Toplam Ziyaretçi Sayısı: 58Yazar: KRISNA'nın adananıEditör: Özgür GörekçiResimler: Ezgi SezerWeb Tasarım: Duygu Karakaşİletişim: info@ayahuasca.ist
Amazon ormanlarının kıyısında zifiri karanlık bir ortamdaydık ve Ayahuasca etkisini gitgide arttırıyordu. Bir an geliyordu; kurbağanın içine giriyor, derisindeki her bir damlanın farkında, göğsündeki havanın şişmesi takibinde nefesini geri vermesiyle içgüdüsel varaklamasından oluşan ses titreşimlerindeki dalgalardan bir başka canlı varlığın enerjisine kontrolsüzce sürükleniyordum. Bitki ve hayvan âlemindeki alışık olmadığım zorlayıcı enerjilerinden yorulup bedenime odaklandığımda ise perde arkasında her bir saniye hem yenilenen hem de çürüyen bir yapının içinde olduğumu hücresel boyutlarıyla deneyimlemek nefes alışverişlerimi engelliyordu. Bedenlerimizin sürekli çürümesi günlük hayatlarımızda algılayamadığımız bir durumdu ve bu süreçte meydana gelen fazlasıyla çirkin kokuları duyabilmek midemi kaldırıyordu. Her ne zaman olumsuz bir pozisyona düşersem Bhakti−Yoga kutsal öğretilerini hatırlamaya gayret ediyordum. Aslında orijinal halimizin insan bedeni olmadığı, örnekle açıklamak gerekirse aracın kendisi değil şoför koltuğundaki ruhcan olduğumuzu hatırlamak beni bir nebze de olsa rahatlatıyordu.
Ayahuasca vesilesiyle benliğiniz enerji boyutlarına açıldığında eğer kutsal öğretileri edinmemişseniz, mesajları doğru yorumlamanın çok zor olduğunu ve akabinde ruhsal sorunlar yaşama ihtimalinizin çok olası olduğunu söylemek durumundayım. Varoluşun ne kadar da karmaşık ve benden çok öte olduğunu günlük yaşantılarımızda unutuyoruz. Değil koskoca kozmik yaratılışta, bu bedenin içinde bir kum tanesi kadar küçük olduğumu gördüğümde çok tedirgin olmuştum. Her ne zaman O’nun farkındalığından uzaklaşıp Sevgi’den koptuğumda, karanlık enerjinin etkisine giriyordum ve saniyeler geçmek bilmiyordu. Bu durumda, olumsuzu olumluya çevirebilmek için geleni kabul edip ancak deyim yerindeyse evinize misafir etmeme yetisine sahip olabilmek çok mühim. Örneği açmak gerekirse, olumsuz düşünce zihninize ön kapıdan giriyor ve kafanızın içinde misafir salonundaki koltuğa oturmadan arka kapıdan çıkıp gitmesi gerekiyor. Olumsuz düşüncelerin zihninizde misafir etmemelisiniz yoksa bir daha gelmek isteyecektir. Zihnime akan düşünceleri çoklu boyutlarda gözlemlerken, olumsuz enerji alanlarının üstesinden gelemediğim zamanlarda süreç inanılmaz zorlaşıyordu. Ayahuasca ilacının etkisindeyken, O’nun varlığını odağıma yerleştirmeden sürdürmeyi ruhsal ıstıraplar okyanusuna düşmek gibiydi.
Toplam Ziyaretçi Sayısı: 65Yazar: KRISNA'nın adananıEditör: Özgür GörekçiResimler: Ezgi SezerWeb Tasarım: Duygu Karakaşİletişim: info@ayahuasca.ist
Toplam Ziyaretçi Sayısı: 60Yazar: KRISNA'nın adananıEditör: Özgür GörekçiResimler: Ezgi SezerWeb Tasarım: Duygu Karakaşİletişim: info@ayahuasca.ist
Bir gün dinlenmenin ardından ikinci seremonide Ayahuasca çayının dozunu çok az daha arttırmaya karar vermiştim. Bu sefer daha fazla içecek olsam da haddimi biliyor ve ucunu kaçırdığım taktirde ne kadar zor bir deneyim olabileceğinden temkinli yaklaşıyordum. Bu sırada, çay dediğime bakmayınız lütfen; soğuk, kahverengi, balçık kıvamında ve ikinci defa içmeye kalktığınızda katlanılamaz bir tada evriliyor. Mama Manuela katılımcıların ortasında ritüellerini gerçekleştirirken, üç defa (her tur yüz sekiz) tesbih çekerek O’nun adını zikrettim. Ayahuasca ve sonra Nayorao içtikten çok kısa bir süre sonra bedenimde ve zihnimde etkileri gelmeye başlamıştı. Bedenin varlığını sürdürebilmesi için hiç durmadan çalışıyor olmasının yanı sıra bu bedensel fonksiyonlarda söz sahibi olmadığımı hücresel boyutta gözlemlediğimde, şaşkınlığın kısa sürede bedende hapsolma hissiyatına dönüşmesiyle korkunun hâkimiyeti ele geçirmesi beni çok derin nefesler alıp vermeye itmişti. Bulunduğum zihin düzleminde ne bedenin içinde var olmayı ne de bedeni terk etme ihtimalini sindiremeyecek gibiydim.
Kontrolünüzün haricinde karşılaştığınız enerji akımlarının eğer kökü sevgiye bağlanmıyorsa deyim yerindeyse fitil fitil burnunuzdan geliyor. Korku, endişe, sıkkınlık, sabırsızlık vb. hislere hapsolup, Yok Eden Enerji etkisiyle sürece devam etmeyi hiç istemezsiniz… Ayahuasca, her neyle karşılaşırsanız karşılaşın ”sevgi gözlüğünüzü“ yüzünüzden eksiltmemeniz gerektiğini acımasızca öğretiyordu ancak sonrasında eksik etmeyeceğiniz için minnettar olmamak da mümkün değildi. Seremonilerde, iki kaşımın ortasına odaklanarak Yaratıcı ile bağlantıda kalmaya çalışıyordum ve ”karanlık ancak sevgi ile aydınlanabilir“ gibi telkinler Hayat Veren İyi Enerji etkisinde akışta kalabilmem için bana yardımcı oluyordu.
Toplam Ziyaretçi Sayısı: 57Yazar: KRISNA'nın adananıEditör: Özgür GörekçiResimler: Ezgi SezerWeb Tasarım: Duygu Karakaşİletişim: info@ayahuasca.ist
Seremonilerde belirli bir sırada daire şeklinde yerleşiyorduk ve hemen sağımda New York’tan gelen orta yaşlı Lübnanlı bir hanımefendi oturuyordu. Gün içindeki sohbetlerimizde, yaklaşık yirmi beş senedir kenevir içtiğini söylemişti. Zihnin bir çarkıfelek misali kontrolsüzce çalışmasına sebep olan bu uyarıcı maddeyi böylesine uzun bir süre boyunca tüketmek insanın bilincini ne kadar olumsuz etkileyeceğini tahmin bile edemiyorum. Nitekim Ayahuasca seremonileri esnasında ıstıraplara maruz kaldığını sürekli çıkardığı boğuk çığlıklardan anlamak güç değildi. Ayahuasca seremonisinde etrafımdaki katılımcıların zor anlar geçirdiğini fark ettiğimde zihnimde ışık ve sevgiden oluşan silindirler canlandırarak herkesin etrafına 5’er tane yerleştirdikten sonra kökünü O’na bağlamayı hayal ettim. Bunu yaparken, şifalanmaları ve akışta kalabilerek öğretilerden doğru çıkarımları yapabilmeleri için dua ettim. Kendi yolumu bir tarafa bırakarak etrafımdakilere yardım etmeye odaklanmamın verdiği hal aslında özümü oluşturuyordu. Bu halin verdiği huzur ve ruhsal tatminle zihinsel düzlemde şifa olacağıma dair inancımdaki tüm şüphe kırıntıları teker teker yok oluyordu. Ertesi gün öğle yemeğinden sonra Ayahuasca seremonisindeki deneyimlerinizi bahsetmek üzere grup konuşması için buluştuğumuzda ışık çubuklarından bahsettim. Katılımcılardan birinin seremoni boyunca ara ara silindir şeklinde ışıklar gördüğünü söylemesi yüzümde koskocaman bir gülümseye sebep olmuştu. En nihayetinde, enerji düzleminde bağlantıda olduğumuzu bildiğimden ötürü fazla da şaşırmamıştım.
Aynı akşamın başında bir türlü belimi doğrultamamıştım ve sabit bir şekilde rahatça bağdaş pozisyonunda oturamamıştım. Bu durum haliyle deneyimime odaklanmamı engelliyor ve olumsuz enerji akımlarını beraberinde getiriyordu. Düşüncelerimin içerisine girerek öncelik sırası yapabileceğim fikri aklımda belirivermişti. Belimi rahatsız hissetme düşüncesini zihnimdeki düşünceler önceliğinde en arka sıraya yerleştirdiğim gibi belimdeki rahatsızlık farkındalığı ortadan kayboluvermişti. Bu düzenlemeyle belimin arkasına sanki alçı sıvayla sabitlemişlerdi ve saatlerce sırtım dimdik bir şekilde oturabilmiştim. Düşüncelerimizi ön veya arka plana alabilme yetisine sahip olduğumuzu net bir şekilde deneyimlemek şaşkınlık vericiydi. Fakat bunu günlük hayata entegre edebilmek için çok ciddi bir zihin kontrolü gerektiğinin de farkındaydım. İnzivaya çekilip hayatlarını zihin kontrolüne adayanların ulaşmaya çalıştıkları bilinç seviyesini ufukta görür gibiydim.
Toplam Ziyaretçi Sayısı: 54Yazar: KRISNA'nın adananıEditör: Özgür GörekçiResimler: Ezgi SezerWeb Tasarım: Duygu Karakaşİletişim: info@ayahuasca.ist
Amazon ormanlarındaki ikinci haftaya giriyorduk ve artık vücudumda sinekler tarafından ısırılmadık santimetrekare kalmamıştı. Her yerimin kaşınmaktan dolayı kabuk tutması yetmiyormuş gibi kaldığım küçükçe kulübenin kapı altlarını havlularla kapatmış olmama rağmen her gün üç beş tane hamam böceğiyle karşılaşmam Amazon Ormanının güldürmeyen şakasıydı. Dördüncü seremoniden bir önceki akşam ise kulübemde biri büyükçe olmak üzere iki tane akreple karşılaşmıştım. Bir taraftan el feneriyle akrepler hareket ederken gözümden kaçırmamaya çalışıyor, diğer taraftan süpürgeyle onları dışarıya doğru yönlendirmeye çalışıyordum. Küçüklüğümde bir kere ölü akrep görmüştüm, onu da hayal meyal hatırlıyorum ve ilk defa canlı akreple karşılaşıyor olmamın uyandırdığı korkuyu engelleyememiştim. Akşam uykuya dalma sürecinde ormanın içinden gelen sayısız böcek, kuş ve hayvan seslerinin üstüne metal levhayla örtülmüş çatıya sayısız defa tepemdeki ağaçların meyvelerinin düşmesi meteor etkisi yaratıyordu ve dehşetle yatağımdan zıplamama sebep oluyorlardı. Uyumak niyetiyle yatağa uzanmıştım ancak uyanıklık ile rüya arasında bir zihin düzlemine sıkışmıştım. Ayahuasca enerjisi ölüm korkumla yüzleşmemi istiyordu. Evet, Ayahuasca etkisinde değildim ancak uyanıklık ile rüya arasındaki düzlemde belki iki üç saat boyunca ölümün bilinmezliğinin getirdiği endişe içinde deyim yerindeyse boğulmuştum. Benim için tam anlamıyla bir travma olan gece güneşin doğmasıyla sonlanmış olmasından dolayı mutluydum ama ruhen ve bedenen çok yorulmuştum. Ertesi akşam seremoni öncesinde meditasyona oturarak iyi niyetle çıktığım yolculuğumda bana yumuşak davranması için O’na yalvarıyordum. Hare Krişna maha mantrasını zikrederken O’nun ve Sevgi’sinin alnımın ortasında kalıcı olmasına niyet etmiştim. Evvelsi akşam ölüm korkusuyla yoğrulmuştum ve bu yüzden daha az dozda Ayahuasca içerek kendime daha fazla yüklenmek istemedim. Önceki akşamlardaki gibi öğretileri sevgiyle ve saygıyla karşılamak için odaklanıyordum.
Toplam Ziyaretçi Sayısı: 53Yazar: KRISNA'nın adananıEditör: Özgür GörekçiResimler: Ezgi SezerWeb Tasarım: Duygu Karakaşİletişim: info@ayahuasca.ist
Mama Manuela ve öğrencisi Robertina o gün alışveriş yapmak ve diğer gündelik işleri için şehre inmişlerdi ancak akşam geç vakitte geri dönebilmişlerdi. Tahtadan botlarla şehre gitmek bir buçuk saat sürüyordu ve sadece motorundan çıkan kesintisiz yüksek ses bile zihinsel bir yorgunluğa sebep oluyordu. Altmış yaşın üstünde iki kadın için oldukça efor gerektiren uzun bir yolculuktu. Akşamüstü seremoni boyunca, tek tek katılımcıların karşılarına geçip yarımşar saat türkülerini söylerken, bizlere kozmik enerjiyle bağlantı kurmamıza kanallık ederek şifalanmamıza yardımcı olmaları görülmeye değer bir özveriydi. Onların görevlerini layığıyla yerine getirmeye böylesine bağlı olmalarından çok etkilenmiştim. Bundan sonra, yaşını almış kişilerin kararlılıkla hizmet ettiklerini gördüğümde onlara saygılarımı sunmayı eksik etmeyeceğime dair kendime söz vermiştim.
Kişinin karmalarına (doğuştan gelen) bağlı olarak tekâmül potansiyeli; zihinsel kapasitesi, aile ve çevre faktörlerine ilave olarak niyeti ve tercihleri neticesinde ruhsal gelişim süreci belirlenir. Yetişkinlerde günün büyük çoğunluğunu iş hayatı oluşturduğundan ötürü ruhsal öğretileri sindirerek nefesine katabilmek için gerekli vakti ve gayreti gösterilmediği taktirde edinilmesinin daha da güçleştiğini gözlemlemekteyim. Birçoğumuz için çok ağır seyreden ve kırılgan olan tekâmül sürecinde hayatlarımız boyunca tuğla tuğla ördüğümüz mantık duvarımızın, Ayahuasca ile birkaç saat içerisinde iskambil kağıtlarından oluşan bir kulenin yıkılması misali yerle bir olması olasılığına karşı hazırlıklı olmalısınız. Bu yüzden, Ayahuasca bakış açınızı çeşitlendirebilecek ve enerji boyutlarını deneyimlemenizi sağlayacak bir yöntem olmakla birlikte sil baştan doğrularınızı sorgulamanıza sebebiyet verebileceği için gerekli zihin kontrolüne sahip olunması gerekmektedir. Eskiden Ayahuasca seremonilerinde yalnızca şamanlar Ayahuasca içerlerken katılımcılar içmeden şamanın şifa olması için bulunurlarmış ve bu durumda katılımcılardan herhangi kalifikasyon beklenmezmiş.
Toplam Ziyaretçi Sayısı: 51Yazar: KRISNA'nın adananıEditör: Özgür GörekçiResimler: Ezgi SezerWeb Tasarım: Duygu Karakaşİletişim: info@ayahuasca.ist
Ayahuasca’nın etkisinin gelmesiyle secdeye yattım, zihnimde Krişna’nın suretiyle birlikte üçüncü göz bölgesine odaklandım. İki elimi avuçlarımdan birleştirdim ve baş parmaklarımı eklem kısmından kırarak işaret parmaklarıma yapıştırdım. Daha sonra baş parmaklarımın eklem kısmından kırdığım yerleri, burnumun kaşlarımla birleştiği noktalara bastırdığımda alnımın ortasına daha kolay odaklanabildiğimi keşfettim. Dakikalarca zihnime hiçbir düşünce akmamıştı ve zihnimden bağımsız kalabilmek su üstünde sırt üstü batmadan yüzerken güneşin seni şefkatle okşaması gibiydi bir şeydi...
Toplam Ziyaretçi Sayısı: 53Yazar: KRISNA'nın adananıEditör: Özgür GörekçiResimler: Ezgi SezerWeb Tasarım: Duygu Karakaşİletişim: info@ayahuasca.ist
En son seremonide, Mama Manuela Arkana isimli bir koruma veriyor ve o güne özel farklı türküler söylüyordu. Bu türküler eşliğinde coşku dolu bir enerji akımının içerisindeydim ve Mama Manuela ile karşılıklı şarkılar söylerken var oluşumuzu doyasıya kutluyorduk. Aramızda öylesine kuvvetli bir bağ oluşmuştu ki kutlama hiç bitmesin istiyordum. Mama Manuela da bu enerjinin keyfini çıkarttığını karşımda uzun bir süre kalarak göstermişti. Verdiği koruma ve merhameti için kendisine sonsuz minnettardım ve bu deneyimin büyüsünü hiçbir zaman unutmayacaktım.
Toplam Ziyaretçi Sayısı: 55Yazar: KRISNA'nın adananıEditör: Özgür GörekçiResimler: Ezgi SezerWeb Tasarım: Duygu Karakaşİletişim: info@ayahuasca.ist
Toplam Ziyaretçi Sayısı: 55Yazar: KRISNA'nın adananıEditör: Özgür GörekçiResimler: Ezgi SezerWeb Tasarım: Duygu Karakaşİletişim: info@ayahuasca.ist
1.Eğer olumsuz bir düşünce veya enerji akımının içine sıkışırsanız, derin bir nefes aldıktan sonra ağzınızdan kısık bir ses eşliğinde kısa aralıklarda nefesinizi dışarı üfleyerek negatifleri zihninizden ve enerji alanınızdan dışarıya attığınızı hayal edebilirsiniz.
2.Mümkün mertebe süreç boyunca oturur pozisyonda kalmanızı öneriyorum. Eğer yatmak isterseniz, yüzünüzün yukarı yönde olmasında fayda var. Yüz üstü uzanarak sürece devam ettiğiniz takdirde Yok Eden Enerji etkisi altına girme ihtimalinizin fazlasıyla artacağını bilmelisiniz.
3.Yanınızdaki katılımcılarla muhabbete girmekten çekininiz. Herkes kendi yolculuğunda ve ihtiyaçları olan öğretileri edinirken kimseyi rahatsız etmemelisiniz.
Toplam Ziyaretçi Sayısı: 56Yazar: KRISNA'nın adananıEditör: Özgür GörekçiResimler: Ezgi SezerWeb Tasarım: Duygu Karakaşİletişim: info@ayahuasca.ist
Amazon ormanlarında geçirdiğim on beş gün boyunca akrep, tarantula, yılan, hamam böceği, Amazon karıncaları (serçe parmak büyüklüğündeler), papağan, tropik kuşlar, tavuk vb. birçok hayvanla ve çeşitli bitki, çiçek ve ağaç türüyle karşılaşmıştım. Ormanın içinde hiç durmadan doğumlar ve ölümler gerçekleşiyordu. İnsanların ormanları terk edip kentler inşa etmelerini şimdi daha iyi anlamıştım. Aslında oluşturmak istedikleri komünitede odak noktası konfor değilmiş, ölüm fikrini halının altına süpürmek istiyorlarmış. Şehirliler olarak ölümü konuşmayı sevmiyoruz ve sanki hiçbir zaman ölmeyecekmişiz gibi yaşamaya devam ediyoruz. Ölüm, var oluşun bir parçası değilmişçesine yaşadığınız takdirde kendinize doğru soruları sormanız çok mümkün değildir. Bilinçlere uygulanan asfaltlı makyajla insanlar ölümü düşünmediklerinden kutsal metinlere de yönelemiyorlar.
Toplam Ziyaretçi Sayısı: 59Yazar: KRISNA'nın adananıEditör: Özgür GörekçiResimler: Ezgi SezerWeb Tasarım: Duygu Karakaşİletişim: info@ayahuasca.ist
”Tuvaletinizi yaptıktan sonra üzerine kum atmayı unutmayın!“ İlkel yöntemlerle hazırlanmış tuvaletlerde el kovaları ile kum dökerek dışkıların üstü örtülüyordu. Her tuvalete çıktığınızda üzerine bir daha kum döküyor ve kum dağını biraz daha yükseltiyordunuz. Tuvalet kapağını her açtığında ise işaret parmağı büyüklüğünde hamam böceklerini görmek fazlasıyla rahatsız ediciydi. Hamam böceğinden neden bu kadar rahatsız olduğumu irdelediğimde; karşıma yine ölüm korkusu çıkmıştı. Hamam böcekleri ölü bedenlerden beslenirler ve haliyle bilinçaltımda bana ölümü hatırlatıyorlardı. Bedenlerimize o kadar bağlanıyoruz ki onu terk etme düşüncesinin huzursuz hissetmemizin ana sebebi olduğunu görebiliyordum. Bedenlerimizin son kullanma tarihi dolduğunda hamam böceklerine yemek sofrası olacaklarını kabul edebilmemiz için önce bu bedenler olmadığımızı sindirmek zorundayız.
Toplam Ziyaretçi Sayısı: 62Yazar: KRISNA'nın adananıEditör: Özgür GörekçiResimler: Ezgi SezerWeb Tasarım: Duygu Karakaşİletişim: info@ayahuasca.ist
Soru: Mama Manuela, reenkarnasyon zincirinden kurtulmanın yolu nedir? Cevap: İnsan kendi karanlığını kendi yaratıyor ve bu sorunun cevabı sende saklı. Negatiften kurtulmanın yolu Hayat Veren İyi Enerji etkisi altına girebilmek. Aksi halde, Yok Eden Enerji etkisinde yıkımlarla karşılaşırsın. Buradaki en önemli husus, Hayat Veren İyi Enerji üzerinde konsantre olabilmektir. |
Toplam Ziyaretçi Sayısı: 57Yazar: KRISNA'nın adananıEditör: Özgür GörekçiResimler: Ezgi SezerWeb Tasarım: Duygu Karakaşİletişim: info@ayahuasca.ist
Toplam Ziyaretçi Sayısı: 58Yazar: KRISNA'nın adananıEditör: Özgür GörekçiResimler: Ezgi SezerWeb Tasarım: Duygu Karakaşİletişim: info@ayahuasca.ist
Sevgili Arjuna, Bana adanmış saf hizmetle meşgul olan, meyvesel faaliyetlerin ve akli tahminlerin pisliğinden özgür olan, Benim için çalışan, Beni yaşamındaki en yüce kazanç haline getiren ve bütün canlı varlıklara dostça davranan kişi kesinlikle Bana gelir. (Bhagavat−Gita 11. Bölüm 55. Kıta)
Yaratıcı'nın varlığı üstüne tartışanlar olabilir. Ancak Yaratıcı'ya odaklanarak meditasyon yapıldığında tarifsiz duygular deneyimlenebildiği bir gerçektir. Örneğin Atlas Okyanusu üstüne meditasyon yaparsanız benzer bir deneyimi beklemeniz sonuçsuz çıkacaktır. Bu somut bir şeydir ve Yaratıcı'nın varlığını deniyimlemenin somut bir kanıtıdır.
Bhagavat−Gita 11. bölüm ve 55. kıta kutsal yazıtların kalbi olarak görülmektedir ve hayatınızda aldığınız her aksiyonda merkeze Yaratıcı’yı ekleyerek O’na hizmet etme motivasyonuyla bilincimizi geliştirdiğimiz takdirde bir sonraki sayfada ebedi Krallığa gidebileceğimiz açıklanmıştır.
Toplam Ziyaretçi Sayısı: 51Yazar: KRISNA'nın adananıEditör: Özgür GörekçiResimler: Ezgi SezerWeb Tasarım: Duygu Karakaşİletişim: info@ayahuasca.ist
Toplam Ziyaretçi Sayısı: 50Yazar: KRISNA'nın adananıEditör: Özgür GörekçiResimler: Ezgi SezerWeb Tasarım: Duygu Karakaşİletişim: info@ayahuasca.ist
Deneyimlerimi paylaşmamdaki asıl niyetim; en başta Bhagavat−Gita olmak üzere Srimad Bhagavatam, The Nectar Of Devotion ve Chaitanya Charitamrita kutsal kitaplarına karşı merak uyandırmak ve kurtuluş yolunuzda bir merdivenin basamağı olabilmektir. Ayahuasca ise dünyadan fazlası olduğuna dair inanç geliştirmenizi sağlayabilecek yöntemlerden bir tanesidir.
Aslında tek bir yazar var, O da Krişna.
Toplam Ziyaretçi Sayısı: 53Yazar: KRISNA'nın adananıEditör: Özgür GörekçiResimler: Ezgi SezerWeb Tasarım: Duygu Karakaşİletişim: info@ayahuasca.ist